Hizmetlerimizi yakından keşfedin

Detaylı bilgi edinin, ihtiyaç duyduğunuz alanda doğru hizmeti kolayca bulun!

Detaylı Bilgi Al

Sana uygun hizmeti bul

110672Planlanan Randevu
4434Mutlu Müşteri
Lokasyon
Hizmet

Planda ile en doğru hizmeti bulan kullanıcılarımız, bizden çok memnun.

Spa & Sauna

Bu işletmeyi kullanıcılarımızdan aldığımız geri bildirimlerden yararlanarak seçtik. Hizmetleri çok iyi, fiyatları da uygun. Çok memnun kaldım.

Ayşe Yılmaz

İstanbul (Kadıköy)

Kuaför

Harika bir deneyimdi! Personel çok profesyonel ve hijyenik. Saçımı istediğim gibi kestiler. Kesinlikle tavsiye ederim.

Mehmet Kaya

İstanbul (Beşiktaş)

Spor Salonu

Çok temiz ve modern bir spor salonu. Ekipmanlar yeni ve çeşitli. Antrenörler de çok yardımcı oluyor. Düzenli olarak geliyorum.

Fatma Demir

İstanbul (Şişli)

Mobil uygulamayı indir

Planda mobil uygulamasını indirerek tüm hizmetlere kolayca ulaşabilirsin.

Blog yazıları

Kariyerinizdeki Sessiz Tehlike: Tükenmişlik Sendromu ve Çözüm Haritası

Sabah alarm çaldığında hissettiğiniz o ağır isteksizlik, gün boyu süren enerjisizlik ve yaptığınız işin artık size bir anlam ifade etmediği düşüncesi... Tanıdık geliyor mu? Yalnız değilsiniz. Modern çalışma hayatının en büyük handikaplarından biri olan Tükenmişlik Sendromu (Burnout), sessizce ilerleyen ve iş tatminimizi günden güne kemiren gizli bir düşman gibidir. Bu yazı, sadece bu sorunu tanımlamakla kalmayacak; aynı zamanda tükenmişliğin pençesinden kurtulup işinizden yeniden keyif almanızı sağlayacak stratejileri ve planlamanın gücünü keşfetmeniz için size rehberlik edecek. Amacımız, o "gizli savaşı" kazanmanız ve kariyerinizde yeniden parlamanız.Düşmanını Tanı: Tükenmişlik Sadece "Yorgunluk" Değildirimage.png 196.26 KBÇoğu zaman yoğun bir haftanın ardından gelen yorgunlukla karıştırılsa da tükenmişlik sendromu çok daha derin bir sorundur. Dünya Sağlık Örgütü tarafından da bir "mesleki olgu" olarak tanımlanan bu durum; duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı hissinde azalma ile kendini gösterir.Eğer masanızın başına geçtiğinizde odaklanmakta zorlanıyor, iş arkadaşlarınıza veya müşterilerinize karşı tahammülsüzleştiğinizi hissediyorsanız, vücudunuz size "dur" sinyali veriyor olabilir. İş tatmini, sadece maaş veya unvanla ilgili değildir; yaptığınız işin bir amacı olduğuna inanmak ve o işi yaparken kendinizi iyi hissetmekle ilgilidir. Burnout ise tam bu hissin antitezidir.Kontrolü Geri Kazanmak: Planlamanın İyileştirici Gücüimage.png 344.41 KBTükenmişlik hissinin en büyük tetikleyicilerinden biri "kontrol kaybı" hissidir. Yapılacaklar listesi (To-Do List) sonsuza uzadığında ve nereden başlayacağınızı bilemediğinizde, beyin stres hormonu salgılamaya başlar. İşte tam bu noktada, etkili planlama devreye girer.Günlük ve haftalık planlar yapmak, belirsizliği ortadan kaldırır. Planda gibi araçlarla görevlerinizi önceliklendirmek, beyninize "Her şey kontrol altında" mesajı verir. Büyük projeleri küçük, yönetilebilir parçalara bölmek, her tamamlanan görevde size küçük bir dopamin (mutluluk hormonu) salgılatarak iş tatmininizi artırır. Unutmayın, plansız bir gün, rüzgarda savrulan bir yaprak gibidir; planlı bir gün ise rotası belli bir gemidir.Sınırları Çizmek ve "Hayır" Diyebilmekimage.png 409.8 KBİş tatminini korumanın bir diğer yolu, iş ve özel hayat arasındaki o ince çizgiyi yeniden çizmektir. Sürekli ulaşılabilir olmak, tükenmişliğe giden en kısa yoldur. Kendinize, iş dışında şarj olabileceğiniz alanlar yaratmalısınız.Dijital Detoks: İş saatleri dışında bildirimleri kapatın.Hobi Zamanı: Sizi işten tamamen koparacak bir uğraş edinin.Küçük Molalar: Gün içinde kısa ama verimli molalar verin (Pomodoro tekniği harika bir başlangıçtır).Bu savaşı kazanmak, bir gecede olacak bir mucize değil, küçük alışkanlıkların değişmesiyle gelecek bir zaferdir. Kendinize karşı nazik olun ve planlı adımlarla ilerleyin.

Genel
Planda

Matın Üzerinde İyileşmek: Yoga ile Kendine Nazik Olmanın Yolları

Çoğu zaman en acımasız eleştirmenimiz yine kendimiz oluruz. Günlük hayatın koşuşturmacası içinde başkalarına gösterdiğimiz anlayışı ve nezaketi kendimizden esirgeyebiliyoruz. Peki ya size, yoga matınızın sadece bedeninizi esnetmek için değil, aynı zamanda ruhunuzu şefkatle sarmak için güvenli bir liman olduğunu söylesek? Bu yazıda, yoganın fiziksel sınırların ötesine geçen gücünü keşfedecek ve düzenli bir yoga pratiğinin, kendimize karşı daha nazik, anlayışlı ve şefkatli olmamıza nasıl yardımcı olabileceğini inceleyeceğiz. Amacımız mükemmel poza ulaşmak değil, matın üzerindeki her nefeste kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeyi öğrenmek.Öz Şefkat Nedir ve Neden İhtiyacımız Var?image.png 351.04 KBÖz şefkat, en basit tanımıyla, zor zamanlar geçirdiğinizde, başarısız olduğunuzda veya kendinizde bir kusur fark ettiğinizde, sevdiğiniz bir arkadaşınıza davranacağınız gibi kendinize davranmaktır. Bu, kendinizi şımartmak veya hatalarınızı görmezden gelmek değildir. Aksine, acı çektiğinizi veya zorlandığınızı yargılamadan kabul etmek ve bu anlarda kendinize destekleyici bir iç sesle yaklaşmaktır.Sürekli kendimizi eleştirdiğimizde, vücudumuz tehdit altında olduğunu hisseder ve stres hormonu salgılar. Öz şefkat ise tam tersine, "bakım ve bağlılık" sistemimizi devreye sokarak sakinleşmemizi ve güvende hissetmemizi sağlar. Özellikle stresli ve belirsiz dönemlerde, kendimize karşı nazik olmak zihinsel dayanıklılığımızı artırmanın anahtarıdır.Yoga Matı: Yargısız Bir Alanimage.png 357.81 KBYogaya ilk başladığımızda, genellikle zihnimizdeki o eleştirel ses matın üzerine de bizimle gelir: "Yeterince esnek değilim", "Bu pozu diğerleri gibi yapamıyorum", "Dengemi sürekli kaybediyorum". İşte tam bu nokta, öz şefkat pratiğinin başladığı yerdir.Yoga matı, kendimizi yargılamadan gözlemleyebileceğimiz bir laboratuvardır. Bir pozda zorlandığınızda kendinize kızmak yerine, o anki sınırlarınıza saygı duymayı seçebilirsiniz. "Bugün bedenim buraya kadar izin veriyor ve bu sorun değil" diyebilmek, kendine nezaketin en saf halidir. Yoga bize mükemmelliği değil, süreci ve o andaki mevcudiyeti öğretir.Pratikte Öz Şefkati Uygulamanın Yollarıimage.png 402.33 KBYoga yaparken öz şefkati somut adımlarla nasıl geliştirebiliriz? İşte birkaç öneri:Bedeninizi Dinleyin (Ahimsa): Yogadaki "Ahimsa" (şiddetsizlik) ilkesi, önce kendinize zarar vermemekle başlar. Eğer bir poz canınızı acıtıyorsa, oradan çıkın. Kendinizi zorlamak yerine bedeninize kulak verin. Bu bir zayıflık değil, kendinize duyduğunuz saygıdır.Nefesi Çapa Olarak Kullanın: Zihniniz ne zaman kendinizi eleştirmeye veya başkalarıyla kıyaslamaya başlarsa, odağınızı nazikçe nefesinize geri getirin. Nefesiniz, sizi yargısız bir şekilde "şimdiye" davet eden en sadık dostunuzdur.Destek Kullanmaktan Çekinmeyin: Bloklar, kemerler veya battaniyeler kullanmak, pratiğinizi "kolaylaştırmak" değil, bedeninizi desteklemektir. İhtiyaç duyduğunuzda yardım araçlarını kullanmak, kendinize "Seni destekliyorum" demenin fiziksel bir yoludur.Final Gevşemeye (Savasana) İzin Verin: Pratiğin sonunda Savasana'da (ceset pozu) kalmak için kendinize zaman tanıyın. Bu, sadece fiziksel bir dinlenme değil, aynı zamanda kendinize "Hiçbir şey yapmadan sadece var olmaya hakkım var" mesajını verdiğiniz değerli bir andır.Matın Dışına Taşımak: Günlük Hayatta Kendine NezaketYoganın gerçek büyüsü, matın üzerinde öğrendiklerimizi günlük hayatımıza taşıdığımızda başlar. Matta zorlu bir pozda kalırken gösterdiğiniz sabrı, trafikte sıkıştığınızda da kendinize gösterebilir misiniz? Dengesi bozulan bir pozdan sonra gülümseyip tekrar denediğiniz gibi, iş hayatında yaptığınız bir hatadan sonra kendinizi suçlamak yerine "Bir dahakine daha iyisini yapabilirim" diyebilir misiniz?Öz şefkat bir varış noktası değil, sürekli devam eden bir yolculuktur. Kendinize karşı nazik olmayı seçtiğiniz her an, iç dünyanızda daha huzurlu ve dengeli bir alan yaratırsınız. Unutmayın, siz de en az hayatınızdaki diğer herkes kadar şefkati ve sevgiyi hak ediyorsunuz.

Genel
Planda

Görünenin Ötesine Bakmak: Halo Etkisi ve Gerçek Potansiyeliniz

Hiç, dış görünüşü son derece etkileyici olan birinin, sırf bu yüzden daha zeki, daha yetenekli veya daha güvenilir olduğunu düşündüğünüz oldu mu? Yalnız değilsiniz. Hepimiz zaman zaman bu zihinsel kısayola başvuruyoruz. Psikolojide "Halo Etkisi" olarak bilinen bu durum, bir kişinin tek bir olumlu özelliğinin (genellikle fiziksel çekiciliğinin), onun diğer tüm özellikleri hakkındaki algımızı şekillendirmesi anlamına gelir. Bu yazıda, Halo Etkisi'nin ne olduğunu, hayatımızı ve özellikle kariyer planlarımızı nasıl etkilediğini ve bu yanılsamanın ötesine geçip hem kendimizin hem de başkalarının gerçek potansiyelini nasıl görebileceğimizi samimi bir dille inceleyeceğiz. Amacımız, bu bilişsel önyargıyı tanıyarak daha adil ve gerçekçi kararlar almanıza destek olmak.Nedir Bu "Hale" Meselesi?image.png 322.04 KBHalo Etkisi (veya Hareleme Etkisi), ilk olarak 1920'de psikolog Edward Thorndike tarafından tanımlanmış bir tür bilişsel önyargıdır. Beynimiz, karmaşık dünyayı anlamlandırmak için sürekli kısayollar arar. Biriyle tanıştığımızda, onun hakkında saniyeler içinde bir yargıya varırız. Eğer kişi iyi giyimli, bakımlı ve çekiciyse, beynimiz otomatik olarak "Bu kişi iyi görünüyor, o halde diğer özellikleri de iyi olmalı" varsayımında bulunur.Bu sadece romantik ilişkilerde değil, hayatın her alanında geçerlidir. Çekici öğrencilerin öğretmenleri tarafından daha zeki algılanmasından, mahkemelerde jürilerin iyi görünümlü sanıklara daha hafif cezalar verme eğilimine kadar birçok alanda bu etkiyi gözlemleyebiliriz. Kısacası, "güzel olan iyidir" klişesi, beynimizin derinliklerine işlemiş bir yanılgıdır.Halo Etkisinin Kariyer ve Planlarınıza Etkisiimage.png 330.69 KBPlanda sayfasında hedeflerimize ulaşmaktan bahsediyorsak, bu etkinin iş hayatındaki yansımalarını konuşmamak olmaz. Halo Etkisi, işe alım süreçlerinden terfilere kadar birçok kritik dönemeçte karşımıza çıkar.İş Görüşmeleri: Yapılan araştırmalar, fiziksel olarak çekici adayların, benzer özgeçmişe sahip diğer adaylara göre işe alınma şansının daha yüksek olduğunu ve hatta daha yüksek başlangıç maaşları teklif edildiğini gösteriyor.Performans Değerlendirmeleri: Yöneticiler, sevdikleri veya dış görünüşünü beğendikleri çalışanların hatalarını görmezden gelmeye, başarılarını ise abartmaya daha meyilli olabilirler.Liderlik Algısı: Uzun boylu ve yapılı insanların daha "lider" vasıflı algılandığına dair çalışmalar mevcuttur.Bu durum, hem başkalarını değerlendirirken hata yapmamıza hem de kendi kariyer yolculuğumuzda haksız rekabet hissetmemize neden olabilir. Ancak unutmayın, bu sadece bir algı, gerçeklik değil.İllüzyonu Kırmak: Gerçek Değere OdaklanmakPeki, bu güçlü psikolojik etkiyle nasıl başa çıkacağız? Hem kendimizi bu tuzağa düşmekten nasıl koruyacağız hem de başkalarının bizi sadece dış görünüşümüzle değil, gerçek yeteneklerimizle değerlendirmesini nasıl sağlayacağız?Farkındalık İlk Adımdır: Kendi yargılarınızı sorgulayın. Birinden sırf iyi göründüğü için mi etkilendiniz, yoksa gerçekten söyledikleri mantıklı mı? Kararlarınızı verilere ve somut davranışlara dayandırmaya çalışın.Somut Başarılarınızı Öne Çıkarın: Kendi kariyer planlamanızda, dış görünüşünüze gösterdiğiniz özen kadar (ki bu da profesyonelliğin bir parçasıdır), becerilerinize, projelerinize ve elde ettiğiniz somut sonuçlara odaklanın. Portfolyonuz, dış görünüşünüzden daha yüksek sesle konuşsun.İletişim Becerilerinizi Güçlendirin: Çekicilik sadece fiziksel değildir. Özgüvenli bir duruş, etkili bir iletişim, iyi bir dinleyici olmak ve empati kurabilmek, Halo Etkisi'nin yüzeysel parıltısından çok daha kalıcı ve gerçek bir "hale" yaratır.Unutmayın, en başarılı planlar, gerçekler üzerine inşa edilenlerdir. Halo Etkisi'nin yarattığı sisi dağıtarak, insanların (ve kendinizin) içindeki gerçek cevheri görmeye odaklandığınızda, başarı yolculuğunuz çok daha sağlam adımlarla ilerleyecektir.

Genel
Planda

Yoga ile Duygusal Denge: Öfke ve Kaygıyı Yönetmek İçin Pozlar

Hepimiz zaman zaman hayatın getirdiği dalgalarla boğuşuyoruz. Göğsünüzü sıkıştıran o ani kaygı hissi veya içinizde yükselen kontrolsüz öfke ateşi... Bunlar, insan olmanın çok doğal parçalarıdır. Ancak bu duygular direksiyona geçtiğinde, hayatımızın dengesi şaşabilir. Peki size, bu yoğun duyguları yönetmek için ihtiyacınız olan tek şeyin bir yoga matı ve kendi nefesiniz olduğunu söylesek? Bu yazıda, yoga ile duygusal dengeyi nasıl kurabileceğinizi keşfedecek, öfke ve kaygıyı şefkatle yönetmenize yardımcı olacak, hem bedeninizi hem de zihninizi sakinleştiren özel pozları inceleyeceğiz. Hazırsanız, matın üzerinde kendinize güvenli bir alan açmaya başlayalım.Duygular ve Beden: Yoga Nasıl Yardımcı Olur?image.png 404.27 KBYoga, sadece esnek bir bedene sahip olmakla ilgili değildir; aynı zamanda esnek bir zihne giden yoldur. Yoğun stres, kaygı veya öfke hissettiğimizde, vücudumuz "savaş ya da kaç" moduna girer. Kalp atışlarımız hızlanır, nefesimiz sığlaşır ve kaslarımız gerilir. Yoga pratiği, özellikle bilinçli nefes çalışmaları (pranayama) ve belirli asanalar (pozlar) ile parasempatik sinir sistemini devreye sokar. Bu, vücuda "güvendesin, sakinleşebilirsin" mesajı gönderen sistemdir.Duygusal denge için yoga yaptığımızda, aslında bedenimizde sıkışıp kalan enerjiyi serbest bırakıyor ve zihinsel karmaşanın ortasında dingin bir merkez bulmayı öğreniyoruz.Öfkeyi Yatıştırmak İçin: Topraklanma ve Serinlemeimage.png 421.55 KBÖfke genellikle ateşli, yükselen ve hızlı bir enerjidir. Onu dengelemek için "serinletici" ve bizi yeryüzüne bağlayan (topraklayan) pozlara ihtiyacımız vardır. Bu pozlar, tepkisel olmak yerine durup nefes almanıza alan açar.1. Çocuk Pozu (Balasana)Bu, teslimiyetin ve güvenin pozudur. Alnınızı yere koyduğunuzda, zihinsel gevezeliği susturur ve sinir sisteminizi anında yatıştırırsınız. Öfke anında kendinizi güvende hissetmek için bu poza sığının.2. Oturarak Öne Eğilme (Paschimottanasana)Öne eğilmeler, içe dönmeyi teşvik eder ve arka bacak kasları ile omurgadaki gerginliği serbest bırakır. Bu fiziksel rahatlama, zihinsel katılığın ve öfkenin de yumuşamasına yardımcı olur.Kaygıyı Yönetmek İçin: Denge ve Güvenimage.png 340.1 KBKaygı, zihnin sürekli gelecekte yaşaması ve "ya olursa?" senaryoları üretmesidir. Kaygılı hissettiğimizde ayaklarımız yerden kesilmiş gibi olur. Bu yüzden, bizi "şimdi ve burada" tutacak denge ve köklenme pozlarına odaklanmalıyız.3. Ağaç Pozu (Vrksasana)Denge pozları, tam bir odaklanma gerektirir. Ağaç pozunda tek ayak üzerinde durmaya çalışırken, zihniniz kaygılı düşüncelere dalıp gidemez; mecburen ana odaklanır. Bu, zihni sakinleştirmenin en etkili yollarından biridir.4. Bacaklar Duvara (Viparita Karani)Bu, belki de en rahatlatıcı yoga pozudur. Sırtüstü uzanıp bacaklarınızı duvara dayadığınızda, dolaşım rahatlar ve sinir sistemi derin bir dinlenme moduna geçer. Kaygıdan yorgun düşmüş bir zihin ve beden için mükemmel bir şifadır.Pratiği Hayata TaşımakUnutmayın, amacımız duyguları yok etmek değil, onlarla sağlıklı bir ilişki kurmaktır. Kendinizi öfkeli veya kaygılı hissettiğinizde, matın üzerine çıkmak için mükemmel olmayı beklemeyin. Sadece 5 dakika bile olsa, bilinçli bir şekilde nefes almak ve birkaç poza girmek, gününüzün akışını değiştirebilir.Kendinize karşı nazik olun. Bu bir yolculuk ve her nefes, duygusal dengeye doğru atılmış bir adımdır.

Genel
Planda

İşinizi büyütmek hiç bu kadar
kolay olmamıştı.

Planda profesyonel hizmet verenlere özel hazırlanmış bir pazaryeri ve yönetim yazılımıdır.

Planda sayesinde hem online hem de yüz yüze yeni müşterilere ulaşabilir ve işletmenizi kolayca yönetebilirsiniz.

Üstelik Planda Yönetim Yazılımı ömür boyu ÜCRETSİZ!Hemen Ücretsiz Başvur